Bir Arkadaşım…

Hayatın müziksiz olamayacağını düşündüğümde aklıma hep işitme engellilerin mahrum olduğu yoksunluklar gelir.
Yoksunluklarla birlikte yaşamak neyin bedelidir bilinmez, çözülmez, çözülemez…

Herkes farklı yorumlar ama sonuç değişmez, bir yere varılmaz…

Nöropati hastası bir arkadaşım var. Yaşamı olağanüstü engebelerle dolu, içi içine sığmayan, hayat dolu görme ve işitme engelli biri o. İlk önce kulakları ağır işitmeye başlamış. Doktorlar, psikolojik bir sorun yüzünden duymadığını söylemiş. Üç yıl psikolojik tedavi görüp günlerce akıl hastanesinde yatmış. Sonradan hastalığının psikolojik değil, nörolojik olduğu anlaşılmış. Araştırmalar, tedavi çabaları devam ederken bir iki yıl geçmiş. Yazması benden, şimdi bu satırları okuması sizden ama bu günleri, geceleri, ayları yaşaması ondan ve ailesinden sorulmalı elbet… Hastalığı görme yetisini bozmaya başlamış. Ve en sonunda (onun kendi deyimiyle) kör denecek kadar az görüp, sağır denecek kadar az duymaya başlamış.

“Bir gün tam duyamayacağımı anladığımda sevdiğim şarkıları, albümleri değil saatlerce, günlerce dinlemiştim. Burnumun ucunu göremeyecek hale geleceğimi fark ettiğimde de İstanbul’a gidip saatlerce Kız Kulesi’ni seyretmiştim,” demişti…

Onunla avucunun içine parmağınızla harfleri tek tek yazarak istediğiniz her şeyi konuşabiliyorsunuz. Bu tarz bir sohbetin çok yavaş olduğunu da düşünmeyin sakın. İlk kelimenin dördüncü harfinde o size cümlenizin tamamını söyler zaten şen kahkahası eşliğinde. Harfleri avucuna eksiksiz yazacaksınız ama sıkılıp kestirmeye kaçmak yok.

Görme ve işitme duyularının bize göre noksanlığı, onda, görebilen, duyabilen, bu lütufları sıradan ve olağan zanneden bizlerde olmayan farklı duyguların coşmasına sebep… Gönül gözü…

Görmeyen gözleri, duymayan kulakları ile değil, zihniyle ve yüreğiyle kitaplar yazıyor benim arkadaşım. Birkaç ay önce yayınlanan üçüncü romanının keyfini sürmeyi bırakıp, dördüncünün araştırmalarına müthiş heyecanları ile çoktan başlamış bile…

Onun hayata bahane yerine şahane yöntemleri var… O yöntemler sayesinde meselalar o kadar çok ki… Odasında en sevdiği filmlerin afişleri asılı mesela, ailesiyle kalmak yerine tüm sorumlulukları risk saymayıp, aslanlar gibi yalnız yaşamayı tercih ediyor mesela… Koklayarak köfte pişirip şahane menemen yapıyor mesela. Sen, ben elimizi keseriz, o kesmez.

Odasına giren annesini hisseder, “Anne sen mi geldin?” der her seferinde… Annesinden dinlemelisiniz bunu, ben dinledim, hem de defalarca…

İkizlere hamileliğim sırasında zor günler geçirmiştim. Bana mail yazardı, saklamak ne mümkün… “Neyin var senin de yazmıyorsun söyle bakalım?” diye kenara sıkıştırırdı beni.

Şırnak’ta öğretmenlik yapan bir arkadaşına sürpriz yapmak ve üçüncü kitabının araştırmaları için ne yollar katetti tek başına, bir bilseniz? Ve başardı da… Oralara kadar gitti… Ağzı açık kalmıştı herkesin. Uçağa binişi, inişi, anons kaçırmamak için, merdivenlerde takılmamak için, o derdini ricasını öyle bir anlatır ve başarır ki, siz pasifliğinizle kalıverirsiniz onun yanında…

Arkadaşlığımızın bir evresinde, göz kenarlarına, şakaklarına, oralarda bulunan sinir uçlarına faydası olur diye sülükler mi yapıştırmadım? Vücudunda biriken negatif enerjiyi dönüştürmek için akapunkturları; yeni bir şey öğreniriz diye göz ve nöroloji doktorlarını gezdik birlikte. O gülümsüyordu… “Bugün hangi iğneleri batırtıp nereme sülük yapıştıracaksın?” diye sorardı.

“Ama sen, bunların işe yarayacağına gönülden inanmıyorsun, olmaz ki böyle,” derken gözümden akan yaşı gizlemeye çalışıyordum. “İnanmıyorum değil… Çaban için çok teşekkür ederim ama durumumda bir iyileşme olacağını sanmıyorum,” Bak ben kabul ettim, başta anneme sonra tüm arkadaşlarıma, aileme kabul ettirdim. Şimdi de sıra sende demişti.

Ona hak verip teslim olmak üzereydim benimle bu konuşmayı yaptığında… Ben kabul ettim diyordu, bir de sen etsen… Hatta bu uğraşıların annemde yeni bir umut yaratır mı diye ufaktan korkuyorum başıma iş açacaksın dediğinde annesinin ateş parçası elleri avucumdaydı…

Onunla günlerimiz böyle geçerken bir gün bana, “Anlaşıldı… Sen durmayacaksın, seni ben durdurmalıyım!” dedi kahkaha atarak. Ve sonra ekledi: “Ben doğuştan kör ve sağır değilim. Yeterince gördüm, duydum… Sevdiğim şarkıları hâlâ zihnimde dinleyebiliyorum. Işığı seçmenin biraz fazlası da olsa bence hâlâ görebiliyorum. Kaldı ki doğuştan kör olsam da yine görecektim. Görmek, duymak sadece gözle, kulakla sınırlı değil. Gezmek, tozmak, âşık olmak, özgür kalarak yaşamak ve diğer her şey için de sorunsuz gören bir göz, sorunsuz duyan bir kulak şart değil… Hepsi zihinde, hepsi yürekte, hepsi umut etmekte…”

Size anlattığım dostumun adı, Murat Kefeli. İsmini Google’a yazarsanız sitesine, sosyal medya bağlantılarına ulaşabilirsiniz. O, bana kabullenmeyi öğreten arkadaşımdır…

Bir Arkadaşım…” üzerine 32 yorum

  1. tam sayfamdan çıkmak üzereydim gülben hanım,tam o sırada düştü yazınız.sözün bittiği yerdeyim inanın,altın bir kalp ve yılmayan bir kardeşimizin hikayesi var karşımda ve dolu dolu olmuş bir çift göz..sizi seviyorum ,meğer hiç boşuna sevmemişim dolu hemde dopdolu bir kadısınız.

  2. Böyle bir arkadaşa sahip olmak,en güzel mücevhere sahip olmak gibidir..! Ne büyük bir şans..! Kitap kurdu olarak yazmayı konuşmayı çok isterdim kendisiyle..

  3. Allah yardimcisi olsun.. Cok etkilendim. Hepimiz hayatimizda bir takim olaylar yasiyoruz.. Hepimizin hayati zor ama kolayliklarida var ama zorluk daha agir basiyor.. Okurken o kadar duygulandim ki gozlerimden yaslar suzuluverdi. Bu gercek bir hayat hikayesi bizler gibi… Ben hep derim onemli olan “HAYAT” degil’ “YASAMAKTIR” diye…

  4. gülben sen başkasın sende kendimi buluyorum keşke benimde arkadaşım olsan beni tanısan başka bi alemi daha görmüş olurdun hayatında seni seviyorum

  5. Hepsi yürekle umut etmekle bundan alınacak ders çok ben çok etkilendim bazen nelere direnip kabul etmiyorum kabul etmek kabullenmek zor ama yapmalıyız bir kez daha anladım ki umut etmekten asla vazgeçmemeliyim ve de vazgeçmeyeceğim nede olsa hayat bir gün güler yüzüme 🙂

  6. Öylesine güçlü bir kalemin var ki Allah eksikliğini göstermesin. Gönül gözümüzsün 🙂

  7. Utandım resmen utandım.yaşadıklarıma sıkıntı demekten,çok sükrettiğimi savunurken elimdekilerin değerini hala bilmiyor anlamıyor oluşumdan…Allahtan umut kesilmez diyorum ,yüreğimden,inanarak.Birgün o sevdiği sarkılara yenileri de eklensin ve okuduğu kitaplara gördüğü manzaralara…Ve seni çok seven ben,zor günlerini tvden twıtterdan takip edip,seni ailemin bir parçası gibi görüp hüzünlendiğinde,yanında olup sana destek olmak isterken yanı başında ne güzel insanlar varmış meğer.Bana ihtiyacın olmadığını bilmek güzel =) hayatında senin ve sevdiklerinin iyiliğini isteyenler çıksın karşınıza.

  8. yürekten okunup bir şeyler öğrenilmesi gereken bir yazı…güzel yüreğine,kalemine sağlık 🙂

  9. Yürek titreten ama düşündüren ders alınması gereken bir yazı en sevdiğim yazın oldu çok ders aldım çok…Yüreğine kalemine emeğine sağlık.Bizimle paylaştığın için çok tesekkürler Murat beye hayran kaldım yüce bir gönlü var Allah gönlüne göre versin inş.Sizde en az onun kadar yüce gönüllüsünüz.Kimse kimseyi boşa sevmezmiş sevgilerin saygıların en büyüğüne layıksın kalemine sağlık.Umarım ufacık dertleri kafalarında dağ yapan insanlar yararlanır bu yazıdan …

  10. Sonsuz kez şükürler olsun halimize. Allah’ımız duyularını kaybeden insanlarımızın da sonsuz yardımcısı olsun. Arkadaşınızdan desteğinizi hiç eksik etmeyin Gülben hanım. Murat bey şanslıymış sizin gibi dostları, ailesi var. Kimsesi olmayan ve bu durumlarından faydalanarak dolandırılan, hırpalanan insanlar da var. Örneğin eski sinema oyuncusu, ses sanatçısı Deniz Akbulut yakınındaki insanlar tarafından senet imzalatılıp borçlandırılmış. Tekrar şükürler olsun.

  11. ÇOK ETKİLENDİM OKURKEN Bİ OKADARDA MUTLU OLDUM. HAYATTA ENGELLERİNE RAĞMEN BU KADAR AZİMLİ,BAŞARILI İNSANLARIN OLDUĞUNU DUYDUKÇA GÖRDÜKÇE UTANIYORUM BAZEN KENDİMDEN. NE MUTLU SİZE GÜLBEN HANIM. ÇOK KIYMETLİ BİR ARKADAŞINIZ VAR.

  12. Kocaman bir tokat yemiş gibiyim… Müthiş bir insan bu Murat Kefeli. Kabullenmek… Yazın için teşekkürler güzel Gülben 😘

  13. Yazdıklarınızdan ben de herkes gibi çok etkilendim resmen boğazım düğüm düğüm oldu. Neden hayata gönül gözüyle bakamıyorum diye hayıflandım kendi kendime. İtiraf etmeliyim ki arkadaşınızı bu anlamda kıskandım. Hayatımızın içindeki bütün olumsuzluklara rağmen ayakta dimdik durabilmeyi, var olabilmeyi başarmak çok önemli. Bu açıdan arkadaşınızı kutluyorum yolu her daim açık ve aydınlık olsun. Bu dosluğunuz arkadaşlığınız da hiç bitmesin inşallah sevgilerimle…

  14. okurken etkilenmemek, duygulanmamak elde degil… Güçlü kaleminiz ve yüreginize saglık , cook etkileyici.. 😉

  15. hani bazıları en ufak bir çıtırtı da yıkılır yaa bu öylelerine örnek olsun.. gücün, inancın, şükrün dersi olsun.. çok etkilendim..

  16. Okuduğum yazının etkisiyle güne başlamak iyi oldu insanın daha da hayatını her anını hiss ederek yaşamalı her anını bir defter gibi aklına yazmalı olduğunu ve ömrü boyunca hep öığreneceğini bilmesi ne güzel . hayatımda ilk kez güzel şeyleri bu yaşımdan öğrenmeye başlıyorum anlamaya kavramaya hayata iyi tarafdan bakmaya her şey yavaş yavaş olucak zamanında Murat Kefeli sana sonsuz saygılar Gülben Ergen senin kalemine yuregine sağlık sizin sayenizde bugün hayatıma başka bir çerçeveden bakmak iyi oldu SAYGILAR …

Yorum bırakın